Açıklama
Tarihi nakleden araçlar içerisinde en fazla insan ruhuna nüfuz eden hangi sahadır diye sorulsa sanırım ilk akla gelen edebiyat olacaktır. Edebiyatın da en yoğun ve öz şekilde kendini bulduğu tür şiir olduğu için insan ruhuna en etkili şekilde nüfuz eden aracın şiir olduğu söylenebilir. En yoğun ve en öz biçimde ortaya konan şiir, bir milletin sahip olduğu her şeyi, kendisine mahsus bir dil ve üslup ile içermektedir. Yani şiiri ortaya çıkaran topluma ait kültürel kodlar, estetik bir kimlikle şiirde yerini almaktadır.
Şiir Aynasında Tarih adlı bu çalışmamız, 16. yüzyıl Osmanlısında şiire konu olan şahısları, olayları ve olguları, şiirin penceresinden görmeye çalışmaktadır. Şiirin penceresi aslında ait olduğu şairin ve dolayısıyla milletin aslî penceresidir. Bu aslî penceremizden göründüğü kadarıyla tarihî şahsiyet ve olaylara yorum getirilmektedir. Bu açıdan şiir, tarihin millî bir kurgusu ve yeniden inşasıdır. Bu sayede asırlar sonra gelen nesiller, kendi tarihlerine kendi evlerinin penceresinden bakabilecektir. Aksi halde başkalarının penceresinden bakacak ve kendilerine yabancı kalmaya devam edeceklerdir.
İnsan, farkında olmasa da her düşünce ve eylemiyle kendisi olmak ile kendisine yabancı kalmak arasında tercih yapmaktadır. Bu eser, bu tercihin bir neticesidir.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.